Simdi farkettim, bu yazi 500. yayinimizmis.. Nice guzel paylasimlara LaMaMutfakta okurlari ile !
Mutfakta Zen, Tijen'in dilinden, salcanin oykusu...
Aslında daha yoktu niyetim. Biraz daha beklerim diyordum. En azından bayram sonrasını. Her hafta yaptığım gibi, sabah erkenden kalkmış, pazara gitmiştim. Tabii pazar öncesi ritüelimi gerçekleştirdikten sonra. Alışveriş yaparken İtalyan tipi uzun domateslerin kilo fiyatının 75 kuruşa çıktığını görünce ooo dedim, zam gelmiş. Bitiyor abla, kalmadı tarlada demez mi? Bende paçalar tutuştu tabii. Eyvah salça? Pazar çantam doluydu ya mecbur domatesle biber de alınacak. Aldım geldim. Hemen giriştim işe. Bizde öyle büyük tencere pek yoktur. Olan en büyük iki tencereyi koydum ocağa. Hemencecik biberlerle domatesleri yıkadım, biberlerin çekirdeklerini ve saplarını çıkardım, domateslerin sapla birleşen yerini çıkarıp attım. Hepsini irice doğradım, tuzuyla birlikte ocağa. Fokur da fokur kaynadılar. Baktım hepsi yumuşamış. Aldım ateşten. El blenderiyle bırt bırt bırt... İlk işlem tamam. Kaplara pay edip güneşe. Üzerini örttüm tabii. Börtüsü var böceği var. İlk günler rüzgar yok. Baktım köpürüyor. Kızmış bana besbelli, neden rüzgarsız günde salça kaynatırsın der gibi. Ne bileyim ben rüzgarın ne zaman eseceğini? Neyse dualarım yanıt buldu, geldi poyrazımız geri. Vuv....vuvvvv.... O esti salça suyunu çekti, o esti salça suyunu çekti. Tabii arada karıştırdım. Üzeri kabuk bağlıyor çünkü. Sonra bir gün baktım kıpkırmızı salçam iyice koyulaşmış. Benim işim bitti, anneme teslim ettim kavanozlara koysun diye. Artık bundan sonrası onun işi.
Lamacım tarifin yayında:)
YanıtlaSilUmarım beğenirsin:)